9 Eylül 2012 Pazar

Bu Memlekette Öğretmen Olmanın Dayanılmaz Çilesi

Bu Öğretmenin Hikayesi Mutlaka Okuyun! Çünkü Bu Hepimizin Hikayesi!..
Küçük bir yerde büyüdüm ben.
Okul, çoğu zaman hayvan otlatmaktan kaçtığımız bir sığınaktı çoğumuz için.
Çünkü okuldan gelince oyunlar oynayamıyorduk sokakta.
Annemize, babamıza yardım ediyorduk çoğu zaman.
Hepimizin üç beş hayvanı vardı, her şeyimiz de buydu zaten.
Ama hiç isyan etmedik, hep buna da şükür dedik.
Mesela bizim 1 kg çay şekerimiz vardı.
Babam onu bir torbaya koyar kuruturdu güneşte, çabuk bitmesin diye.
Zaten kardeşlerim ve ben ilk çaylarımızı şekersiz içer, o tek şekeri hep sona saklar, dünyanın en büyük mutluluğunu yaşardık.
Sonra büyüdük.
İki ineğimiz vardı, ot yerken birbiri ile vuruşan.
Ben bütün ödevlerimi o iki ineğin arasında yaptım, bütün sınavlarıma orada çalıştım.
Anadolu öğretmen lisesini kazandım.
Ailem göndermek istemedi.
Onları karşıma aldım o zaman,ne olursa olsun gideceğim dedim.
Gittim de…
Çok zorluk çektim okulda ama hiç söylemedim aileme bunu.
Çünkü kararı ben vermiştim.
Bir ara 3 ay kadar bir süre kömürümüz yoktu okulda.
Öğretmenler kendi aralarında para toplayarak kömür alıyordu bize.
1 saat sıcak su akıyordu banyo yapmamız için ve inanmayacaksınız biliyorum ama biz bir kabinde 4 kişi banyo yapıyorduk.
Kömür olmadığı için elleri şişen arkadaşlarımız oldu.
Bunca zorluğa bir gün tahta başında olacağız diye katlandık bizler.
Önce öğretmen lisesini sonra eğitim fakültesini bitirdim.
Zamanla içtiğim çaylar tat vermedi.
İşsizliği, umutsuzluğu yaşadım ve sizin bizleri görmeyişinizi.
Keşke izlediğiniz diziler kadar yerimiz olsaydı hayatınızda.
Keşke birilerinin sofrası hep kalabalıkken birileri ekmeksiz kalmasaydı.
Hepiniz meraklısınız hikayelere biliyorum.
Bakın ben daha gerçeğini anlatayım size.
Ücretli öğretmenlik denen bir şey var duymuşsunuzdur.
Her ne kadar sonuna kadar karşı olsam da buna, bir dönem de ben yaptım ücretli öğretmenlik.
Hem işsiz olduğum için hem de ben girmezsem o derslere 2 yıllık mezunlar ya da lise mezunlarıgireceği için.
Bir öğretmen tanıdım orada.
Yıllardır ücretli öğretmenlik yapıyor.
Evlenmiş, bir de 8 yaşında bir kızı var.
Eşi terk etmiş onu.
Öğretmen kanser olmuş, eşi çocuğunu bile göstermiyor ona.
Ailede neler yaşandı bunu bilemem ama ayrılığın en büyük nedenlerinden biri öğretmenin atanmamış olması.
Ben sormadım durumunu hocamızın, soramadım.
Kötü bir şey duyarsam insanlığa olan inancımı yitireceğimden korktum.
Kimse kızmasın bize, kırılmasın.
Şu şarkı için, şu oyun için binlerce mesaj atıyorsunuz kanallara.
Her yardımda ne kadar duyarlı bir toplumumuz var dedirtiyorsunuz.
Peki bizler, biz öğretmenler sizin çocuklarınız değil miyiz?
Veliler istiyorlar ki çocuklarını en iyi öğretmenler okutsun.
Peki kaçı farkında bugün veterinerlerin, ziraatçilerin, iktisatçıların tahta başında olduğunun.
Hepiniz biliyorsunuz 100 bin öğretmen açığını.
Niye kimse bu açık kapansın, bu çocuklar işsiz bırakılmasın demiyor.
Çünkü sizler sadece kendi kanınızdan olanı çocuğunuz sayıyorsunuz.
Ne zaman bir deprem olsa, sel olsa herkes yardıma koşabiliyor.
Ama felaket sadece bunlar değildir.
Eğitimli insanlar yavaş yavaş yok oluyor.
Sizin çocuklarınız yok oluyor.
Gerekirse bu bütçeyi kendimiz oluşturalım.
Sizin desteğinizle, sanatçıların, velilerin ve öğrencilerin desteğiyle.
Konserler verelim, öğretmenler için bağış toplayalım.
HAYDİ KIZLAR OKULA dedik.
BABA BENİ OKULA GÖNDER dedik.
Kim bilir öğretmeni olmayan okullara kaç öğrenci gönderdik.
Biri de ÖĞRETMENLER OKULA desin.
Biri görsün ne olur eğitimli insanların yok oluşunu.
Ben bir öğretmen olarak değil, önlüğüyle uyuyan bir çocuk olarak istiyorum bunu sizden.
ÖĞRETMENLERİMİZİ İŞSİZ, ÇOCUKLARIMIZI YARINSIZ BIRAKMAYALIM…
                                                                                    ALINTI(KAMUDAN HABER)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder